Ağaç yaşken eğilir“ denildiği gibi erken önlemler küçük yaşta başlar. Çocukken onlara sağlam bir „kök“, daha ileri yaşlarda ise kanat vermek gerekir. Gençlik fırtınası varsa, kırılıp devrilmez, ayakta kalırlar. Ancak bu deneyimi yapabilmeleri için, ergenlik fırtınasına karşı açılıp kanat germeleri gerekir.
Çocukların yetişkinleri örnek aldıkları bilinen bir gerçek. Yetişkin olarak alkolle aramız nasıl? Sinirlendiğimizde hemen bir sigara mı yakıyoruz? Kederli anlarımızda bir kadehte teselli mi arıyoruz? Kendimizi rahat hissetmek için sık sık ilaç mı kullanıyoruz? Yani çocuklar bizi nasıl görüyor ve yaşıyorlar?
Madde bağımlılığı riskini içeren neden ve eğilimlerin çocukluk ve gençlik çağlarında oluştuğu bilinmektedir.Ağaç yaşken eğilir denildiği gibi erken önlemler küçük yaşta başlar. Sağlam ve güçlü oluşmuş bir kişilik yapısı, bağımlılığa karşı en iyi koruyucudur.
Aile ilişkilerinde ve eğitimde ortaya çıkan sorunlar güncel yaşamın bir parçasıdır. Sorunları otoriter biçimde çözmeye çalışmaktansa, açıkca, eşit ve özgür bir ortamda konuşup anlaşarak çözüme gidilmesi gerekir. Böyle eğitilen çocuklar ilerde sorunlarla karşılaştıklarında, bunu anne ve babaya çekinmeden açıp, onların yardımıyla çözüme gideceklerdir.
Küçük yaşta bile görev ve sorumluluğu kız çocuklara vermek Türkiye toplumunda çoğunlukla bir gelenektir. Erkek çocuklar, giderek gençler aksine, görev ve sorumluluk üstlenmeden yetişirler. Gelenek gereği erkek çocuk veya genç ev işi yapmaz, görev, sorumluluk üstlenmez. Tam aksine, kız kardeşleri onlara ve ev işlerine hizmet ederler.
Bu yüzden, serbest ve sorumsuzca yetişen erkek çocuk ve gençler ilerde karşılaştıkları sorunları kendi güçleriyle çözmekte bocalıyor, güçlük çekiyorlar.
Annelerin yakındıkları bir konu da, babanın çocuk eğitimine ilgi göstermemesi, uzak kalmasıdır. Baba sevgisinden çok, baba korkusu ile yetişmek çocukları olumsuz etkileyebilir.
Ìlginin, sevginin, övgünün, sıcak aile ortamının kızmanın, şiddetin bol olduğu ailede yetişen genç insanların ilerdeki yaşamlarında sorunlarla karşılaşma riskleri daha büyüktür.
Bağımlılığa karşı erken önlemler, çocuk veya gençleri bir dedektif gibi takip etmek, sürekli kontrol etmek değildir. Korkutmak veya nasihat etmek yöntemiyle de önlem almak yeterli değildir. Erken önlemleri şöyle bir örnekle açıklayabiliriz:
Bulaşıcı hastalıkları yenmek için iki yöntem kullanılır. Önce çocuklara aşı yaparak bünyenin hastalık yapan virüse karşı direnç kazanması sağlanır. Buna paralel yaşanılan çevre temiz ve hijyenik tutularak virüsün yerleşmesi, yaşaması önlenir. Bu yöntemler bağımlılığa karşı da uygulanabilir.
Çocuklara zaman ayırmak, onlarla ilgilenmek, düşüncelerine ilgi ve saygı göstermek, ciddiye almak onların güvenini artırır. Onları anlamlı bir yaşam duygusu, kendilerine ve aileye, insanlığa, doğaya dönük sorumluluk ve görev duygusuyla eğitmek, bir anlamda sanki „fikir aşısı“ yapılmış gibi, çocukların bağımlılığa karşı direnç ve bağışıklık kazanmalarını sağlar. Diğer yönden diyalog içinde sıcak bir aile ortamı, güven ve sevgi dolu ilişkiler, kültürel ve sportif etkinlikler virüse karşı hijyenik, sağlıklı bir çevre, yani uyuşturuculara karşı koruyucu bir çember oluşturur.
Son olarak şunu söyleyelim: Gençlerin karşılaştıkları sorunları kendi güçleriyle yenebilmeleri için, küçük yaşlarda onlara sağlam bir „kök“, daha ileri yaşlarda ise kanat vermek gerekir. Gençlik fırtınası estiğinde, sağlam kökleri varsa, kırılıp devrilmez, ayakta kalırlar. Bu da onların kendilerine olan güvenini arttırır, kişiliklerini güçlendirir. Ancak bu deneyimi yapabilmeleri için, ergenlik fırtınasına karşı açılıp kanat germeleri gerekir. Yani gençleri gereksinimleri olduğu kadarınca biraz da özgür bırakmak gereklidir.
09:20:00
0 yorum:
Yorum Gönder